Sayfalar

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Alex Ferguson ve Final

Yarın 4 sınav var. Bir ben var ; ders çalışssam 4 tane sınavın yetişmeyeceği kaygısı , çalışmasam sorumluluktan kaçışımının vicdan azabı. Hepsi bir yana yazmak istediğim çok özel bir konu var. Yıllardır hayranlıkla takip ettiğim S.Alex Ferguson'un çöküşü.
.
 Şampiyonlar Ligi finalinde sahadaki aciz Ferguson tüylerimi diken diken etti. Sahayı çıkardığı kadro tek kelimeyle rezillik .Barcelona'nın inanılmaz orta alan gücüne (Xavi , Iniesta , Busquets , Messi ve yeri geldiğinde Pique) karşılık tek başına Carrick. Neye güvenerek böyle bir tercih yaptığı belirzilik abidesi. Kulübede Fletcher ve Anderson gibi rakibi ısıran , top çalan , hızlı hücuma çıkabilen ve derinlemesine düşünebilen komplike oyuncular mevcutken orta alanı bu kadar boş bırakması akıllara zarar. Ki çok fazla geri gitmesine gerek yoktu. Barcelona'yı ve İspanya'yı en çok zorlayan 3 sistem vardı ;Arsenal'in 4-3-3'ü Dünya Kupasında Paraguay'ın 3-5-2 'si ve Real Madrid'in 4-5-1'i. Arsenal zaten Barcelona stilinde oynamaya çalışan bir takım. Diğer iki sistemin de ortak özelliği çok kalabalık orta alana sahip olmaları. Bunları uygulamak zorunda değil elbette ki. Ancak orta alanı kalabalık tutup rakibini bunaltmalıydı. Ferguson tüm gerçekliğiyle intihar etti. Oysa orta alanı kalabalık tutsa hücumda Wayne Rooney gibi dünyanın en forveti vardı. 

Hadi diyelim Carrick'e çok güvendin. Tamam ilk yarı da berabere bitti. İyi güzel. İlk yarı başladı Barcelona 10 dk inanılmaz bir baskı kurdu. Ufacık çocuğu ekranın başına oturtsan gol olacağını söylerdi. Ve sen , 25 senelik tecrübe, kulübede rahat rahat oturdun. Yerinden dahi kalkmaya tenezzül etmedin. Gerçekten artık birşeyleri bırakmanın vakti geldi sanırım. Manchester United'ın yeni bir oluşuma , yeni bir havaya ihtiyacı var. Daha dinamik , daha canlı , oyunu daha iyi okuyan bir teknik adama ihtiyacı var. Evet Ferguson çok özel bir isim ancak artık vadesi dolmuştur.

Abdullah YAVUZ

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Avrupa'nın En Büyüğü Kim Olacak?


Bugün saat 21.45'te Avrupa'nın en prestijli kupasının finali oynanacak. 3 sene önce de karşı karşıya gelen iki takım bu sefer kozlarını Wembley'de paylaşacak. Dev final öncesi Manchester'da Hargreaves yok . Barcelona'nın ise Milito eksik.

Pep Guardiola dar bir kadro ile yarıştığınından yakınıyor. Ancak final için umutlu. Son 4 yılda 3 kez finale çıkan Ferguson ise daha temkinli. Tecrübeli teknik adam ateşe ateşe gitmeyeceklerini , rakiplerinin güçlerinin farkında olduğunu belirtti. Ayrıca Pep'e övgülerde bulundu.

Mücadeleye 2 takım da temkinli başlayacaktır tahminimce. Barcelona klasik oyununun dışına çıkmayacaktır. Manchester'da gole en yakın ismi Chicharito olarak görüyorum. İki takımda çok iyi savunma yapıyor ama Manchester rakibinin oyun bozabilecek takım savunmasına ayrıca Rooney gibi de modern bir forvete sahip. Rooney'nin hırsı ve gücü ile kazanacağı toplar , Giggs'in milimetrik pasları ve Chicharito'nun müthiş koşuları Barcelona'yı zorlayan kısım. Manchester cephesinde Ferguson'un yeni prensi Chicharito'nun maçın kilit adamı olacağına inanıyorum. Savunmaların önde olacağını ve forvet arkasına koşuların etkili olacağına inanıyorum. Havadan rakiplerine nefes aldırmayan Vidic-Ferdinand ikilisi bu kadar hızlı pas yapan takım karşısnda bocalamaya müsait. Bu bocalamadan yararlanabilecek Messi - Pedro ikilisinin savunmanın arkasına sarkması da kilidi çözebilir.

Ferguson , Mourinho kadar kapalı bir oyun oynamasa da savunma da riskleri almayacaktır . Barcelona cephesinin kilit oyuncuları , turnuva boyunca 1000 pas yapan Xavi ve Busquets. Eğer bu ikili bugün günlerinde olursa , Manchester'a pek şans tanımıyorum. Özellikle Xavi bugün oyun temposunun daha üstünde oynamak zorunda.  Park ve Rooney 90 dakika hücum pres yapma potansiyeli olan oyuncular. Real Madrid maçlarında olduğu kadar  orta sahada pas yapamayacaktır Barcelona. Eğer bu ikili orta alanda istediği pas trafiğini kurarsa Barcelonayı durdurmak imkansız. Eğer ki kilit çözülecekse 70-75 aralığında çözülecektir. Özellikle Messi'nin topla koşuları Manchester savunmasına zor anlar yaşatır. Messi için bugün ayrıca özel bir gün. Sampiyonlar Liginde 11 gol atan oyuncu , Ruud Van Nistelrooy'un 12 gollük rekoruna ortak olabilir hatta geçebilir.



Muhtemel 11'ler:

BARCELONA: Valdes - Daniel Alves, Pique, Puyol, Abidal - Xavi, Busquets, Iniesta - Pedro, Messi, Villa

MANCHESTER UNITED: Van der Saar - Fabio, Ferdinand, Vidic, Evra - Valencia, Carrick, Giggs, Ji-Sung Park - Rooney, Chicharito.

Az gollü ama zevkli bir maç bekliyorum. Şampiyonlar Ligi finaline yakışır bir futbol akşamı olması dileğiyle..

Abdullah YAVUZ

Sahaya ROKET Attılar!

Maçta sahaya roket attılar. Evet sonunda bu da oldu. Böylesini ne gördünüz ne de duydunuz! Romanya Kupa Finalinde Steau Bükreş- Dinamo Bükreş arasındaki mücadelede çılgın taraftar sahaya roket attı. İşte görüntüler:




Abdullah YAVUZ

27 Mayıs 2011 Cuma

Emenike ve Mustafa Pektemek

Fenerbahçe Emenike ; Beşiktaş Mustafa Pektemek ile anlaştı. Peki ya bu transferler bu takımların gol sorunlarını çözer mi?

Öncelikle Emenike transferi hakkında konuşmak istiyorum. Emenike için kötü , Fenerbahçe için iyi transfer. Fenerbahçe'nin oyun stili  Emenike'ye pek fayda sağlamaz. Özellikle ligde , Karabük'teki gibi geniş alanlar bulamayacağından eskisi kadar başarılı olacağını tahmin etmiyorum. Ancak tam bir kontra-atak silahı. Bu yüzden  Şampiyonlar Liginden çok verimli olabilir. Bununla birlikte Türkiye'deki her takımın 23 kişilik kadrosunda rahatlıkla bulunabilecek bir oyuncu ve her teknik adam elinde Emenike tarzı bir santrafor bulundurmak ister. Ancak önmüzdeki sezon çok fazla şans bulabileceğini düşünmüyorum , en azından şimdilik. Peki neden düşünmüyorum?

Volkan, Santos-Lugano-Yobo-Gökhan , Cristian -Emre- Alex, Stoch-Dia-Niang

Evet bu Fenerbahçe'nin bu sezon ki ideal 11i. Ancak 8 yabancı olduğundan bu 11den iki yabancı yerine yerli iki isim : Topuz ve Selçuk oynadı. Bu sezonda farklı olacağını düşünmüyorum. Bu yüzden Emenike'nin normal şartlarda 18'e girebilmesini bile zor görüyorum. Sakatlık problemlerinde düşünülebilecek bir oyuncu olacak gibime geliyor.

Bu oyuncunun daha verimli kullanılabilmesi için ; Fenerbahçe'nin kaliteli yerli isimlerle anlaşması. Kadrodan ilk bakışta çıkabilecek 2 yabancı var : 1) Cristian 2)Stoch. Stoch'un yerli alternatifi pek yok. Müzmin sakat Uğur Boral'a ne kadar güvenilebilir tartışılır. Caner ise belirsiz bir isim. Ancak Cristian'ın alternatifi Selçuk da en az Crisitan kadar iyi bir oyuncu. Bu pozisyonda daha kaliteli yerli isimler de rahatlıkla bulunabilir. Aykut'un neşteri bu pozisyona vuracağını düşünüyorum.

Sözün özü : Emenike'nin kulübede oturabilmesi ya da 11'e girebilmesi için Fenerbahçe'nin yerli kalitesini arttırması gerek. Eğer kaliteli yerliler bulamazsa işi zor.

Gelelim Mustafa Pektemek'e. Mustafa genç bir oyuncu ve bununla birlikte birçok lig maçına çıkmış da bir oyuncu.Bir yandan Forlan'ın ismi geçerken Mustafa'nın alınmasına şaşırdım. Ama alınabilecek yerli 4 santrafordan( Mevlüt,Halil,Cenk,Mustafa) birini kadroya kattı Beşiktaş. Mustafa bu takımda as oynayacak kaliteye henüz sahip değil. Futbolunu ilerletmesi şart. Gençlerbirliği'nde hücumun hem solunda hem sağında , hem forvette hem de forvet arkasında oynuyodu. Bu onun için bir avantaj. Oyuna sonradan girme fırsatı yakalayacaktır. bunları iyi değerledirmesi gerekecek. Rakipleri Bobo , Almeida , Quaresma , Simao ve Guti. İşi çok ama çok zor , hele bir de gelişim döneminde olan bir oyuncu için.  Fazla bir şansı olduğunu düşünmüyorum. En azından 1-2 sezon daha Gençler'de kalması onun için çok çok avantajlı olurdu. Hem kendini geliştirir hem de daha düzenli forma şansı bulabilirdi.İyi bir yedek oyuncu olabilir.

Abdullah YAVUZ

Trabzon'da Kriz!


Trabzon müthiş bir sezonun ardından zor günler yaşıyor. Önce Jaja ve Colman'ın disiplinsiz hareketleriyle gözden çıkarılması , ardından Egemen'le yolların ayrılması krizi büyüttü. Bu gelişmelerinin ardından Ceyhun Gülselam da ayrılmak istediğini bildirdi. Trabzon'un iskeleti tek kelimeyle dağıldı.

Bir çok sorunla aynı anda baş başa kalan yönetim krizi yönetemedi. Bu arada Selçuk İnan da Galatasaray ile kontrat imzaladı. Bu başarılı kadronun bu kadar çabuk dağılması beni şaşırttı açık söylemek gerekirse. Ancak görünen köy de kılavuz istemez doğrusu. Selçuk ve Egemen'le kontratları bitmeden görüşmelere başlamayan yönetim çok önemli bir sorumsuzlukta bulunmuştur. As takımda bulunan ve sezon içinde neredeyse bütün maçlarda oynayan Selçuk , Colman , Jaja ve Egemen ile yolların ayrılması Trabzonun hem oyun sitilini hem de çehresini değiştirecektir. Umarım bu olumlu yönde olur , ancak 1.5 sezondur inanılmaz işler çıkaran Şenol Güneş'in işi bu sefer oldukça zor.


Abdullah YAVUZ

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Selçuk İnan Galatasaray'da!

Galatasaray , bonservisi elinde bulunan Selçuk İnan'la anlşamaya vardı. 5 yıllık kontrat imzalanan Selçuk ; Galatasaray orta alanında aranan ;  oyunun iki yönünü de oynayabilen nadir oyunculardan biri. Aynı zamanda yeni bir oluşuma hazırlanan Galatasaray'ın iskeleti olacağından hiç şüphe yok. Selçuk'un gelmesiyle birlikte Ayhan Akman ile de yolların ayrılması beklenmekte.

Galatasaray bu transferle yerli oyuncu transferinde önemli bir imza attırdı ve en önemlisi uzun zamandır transferde rakiplerine sağlayamadığı üstünlüğü sağladı. Yabancı transferinde de önemli adamlar beklenmekte. İşte Selçuk transferinin resmi açıklaması:

Abdullah YAVUZ

24 Mayıs 2011 Salı

Keşke "KRAL" Kalsaydın Hakan Şükür !


3 kez SüperLig gol krallığı , A milli takımda 51 gol , Uefa Gol Krallığı , 1997 Dünyanın En İyi Oyuncusu , Süper Ligde 241 gol ...

Başarılarının , rekorlarının , istatistiklerinin saymakla bitmeyeceği bir isim Hakan Şükür. Şimdilerde siyasette aklı. Oysa ki bir "Hakan Şükür" tezahüratı yeterdi milyonların tüylerini diken diken etmeye. O milyonların KRAL'ı kalsaydın sen keşke .Biz doldururduk Sami Yen'i yine. İnletirdik dört bir yanı , duymayan kalmazdı sesimizi , çıldırırdık, çıldırtırdık.

Benim çocukluğum seni izleyerek , seni konuşarak , seni öve öve bitiremeyerek geçti. Benim gibi yüzlerce Galatasaraylının da gönlüne girmiştin. Hırslı ve hisli kraldın, bu taraftarının sevgilisiydin. İnan yeterdi o çimlerde seni görmek , gömerdik yıldızları tek tek. Yapardık seni başımıza taç , gönlümüze KRAL. Yakışmaz o Kral'a ne milletvekilliği ne Başbakanlık ne de bir başkası.

Biz seni öyle sevmiştik işte. "Seni çekemeyen bütün ibnelerin suratına tükür" diye on binler bağırmıştık. Yine bağırırdık , hep bağırırdık. Ama sen keşke yüce Galatasaraylı kimliğini çıkarıp siyasete atılmasaydın. Sen "SEN" olarak kalsaydın.Sen sadece KRAL kalsaydın.
"Hakan Şükür seçmenleriyle buluştu" türü haberleri görünce şuramda bişeyler cız eder. 4 yaşındayken giydiğim , daha minnacıkken aşık olduğum , o sarı-kırmızı çubuklu "9" numara "Hakan" forması gelir aklıma. Bir garip olurum. Üzülmem , sadece garip olurum . Böyle gururla karışık garip bir duygu.

Yüzlerce güzel günü , onlarca başarıyı bir çırpıda sildin ya , şimdi sen o Galatasaraylı kimliğini çıkardın ya , bi daha istesen de geri gelemezsin. Bu taraftar 9'unu , Kral'ını sevmişti , seni değil. Şimdi git , yolun açık olsun bile demeyeceğim sana. Son olarak :

" Bu camia senin gibi yüzlercesini bulup çıkarır da ; sen bir tane daha GALATASARAY bulamazsın! "
Abdullah YAVUZ

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Blackpool Küme Düştü Ama Uefa'da!

İngiltere Premier Ligi'nde sezonun son haftası olan 38. hafta mücadelesinde sezonu şampiyon tamamlayan Manchester United sahasında Blackpool'u 4-2'lik skorla mağlup etti. Bu skora göre ligi 39 puanla 19. sırada tamamlayan Blackpool küme düştü. Ancak Fairplay ligini lider tamamlayan Blackpool Uefa Avrupa Ligi biletini cebine koydu. 
38.Haftada bir puan alması durumunda ligde kalacak olan Blackpool , 4-2 yenilerek dramatik anlar yaşıdı. Premier Ligi gerçek anlamda renk katan Turuncular , bir sonraki sezon Championship'te mücadele edecek. 

Bu maç iki kişi için de farklı anlamlar ifade ediyordu ; Edwin Van Der Saar ve Sir Alex Ferguson.

Blackpool maçı ile birlikte Van Der Saar son Premier Lig maçını oynadı . Bu sezon futbolu bırakacağını açıklayan Saar Manchester'ın tarihine adını altın harflerler kazıdı.


25 yıldır Manchester United'ı çalıştıran Sir Alex Ferguson , 7. kez Premier Lig yılın teknik direktörü ödülünü kazandı. Çeyrek asrı deviren teknik adam 12.kez Premier Lig Kupasını kazandı. Tam bir futbol efsanesi oldu. İskoç teknik adam bir sonraki sezonda da takımının başında olacağının sinyallerini verdi.

Abdullah YAVUZ

22 Mayıs 2011 Pazar

KOCAMAN bir ALKIŞ! Şampiyon FENERBAHÇE!

2010-2011 sezonu şampiyonu FENERBAHÇE! 
 2010-2011 sezonunun son haftasında Sivasspor'u 4-3le geçen Fenerbahçe şampiyonluk ipini göğüsledi. Son dakikasına kadar heyecan fırtınası gibi geçen bir lig izledik ve hem Fenerbahçe'ye , hem de Trabzon'a sonsuuz teşekkürler.

Kaptan Alex
Sanırım bu şampiyonlukta en büyük paylardan biri Kaptan Alex'e aittir. 28 gol 13 asist gibi parmak ısırtan bir performans sergileyen Alex takımının tek kelimeyle lokomotifi oldu. Saha içinde liderliği , bir çok maçta kilidi açması ve sahada eşine ender rastlanan hareketleri ona duyulan güveni arttırdı. Beyefendi kişiliği ve oturaklı tavırlarıyla sanırım sadece Fenerbahçeli değil , tüm taraftarların gönlünü kazandı. Duran toplardaki ve ara paslardaki ustalığı takdire şayandı.  Kaptan takımını sırtladı ve şampiyonluğa taşıdı. KOCAMAN bir alkış burdan KAPTAN'A!

Aykut KOCAMAN
Fenerbahçeli olsun olmasın olmasın herkesin gönlünü kazanan bir başka isim : Aykut Kocaman. Kocaman bir alkışı haketti. Saha kenarındaki otoritesi , taktik zekası ve yaptığı nokta transferlerle rol-model oldu.  Devre arasında yaptığı kampla takımı toparladı ve 2.yarıda inanılmaz bir performans sergiledi. Bunu belki de kendisi bile beklemiyordu ancak son 20 sezonun 2.yarıda en çok puan toplayan takımını yarattı. Yolun açık olsun Aykut KOCAMAN.

Bu zorlu yarışta isminden bahsetmeden geçemeyeceğim bir kaç isim daha var sanırım. Bunlardan birincisi Gökhan Gönül. Dört dörtlük oyuncu derler ya , tam ondan. Hatta beş dörtlük. Sahada kendini ışınlayan bir futbolcu. Bir bakıyosunuz hücumda orta yapmış , bir bakıyosunuz çizgide topu çıkartmış. Fenerbahçe'nin dinamosu. Hem savunmada hem de hücumda yaptıkları anlatmakla bitmez. KOCAMAN bir alkış da Gökhan'a!

Emre var bir yerlerde Emre. Sahanın her yerinde. Sağda , solda , defansta , forvette.. Çalışkan , diri , teknik.. Eşine ender rastlanan bir futbolcu. Topu oyuna sokma becerisi ve dikine kaleye sokulabilmesi onu sivrilten özellikleri. Bir sezon boyunca takımının orta alanını toparladı ve şampiyonlukta büyük payı aldı. Bir alkışta EMRE'ye..


Son olarak TÜM FENERBAHÇE'YE KOCAMAN bir ALKIŞ! Yönetiminden , taraftarına , hocasından , futbolcusna ; bu başarıda pay sahibi olan milyonlara , hepsine KOCAMAN bir alkış. Tebrikler Fenerbahçe , TEBRİKLER! 

Abdullah YAVUZ

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Şakacı Drogba!

Yeşil sahaların yırtıcı golcüsü Drogba bu sefer şirinlik peşinde :

LaLiga , Premier League , Futbol ve Siyaset


İspanya Ligi son yıllarda ülkemizde hayli izlenir ve tartışılır oldu. Hatta futbolun beşiği olarak tabir edilen İngiltere Premier Ligi ile kıyaslanır hale geldi. Messi , Ronaldo , Kaka , Xavi , Iniesta ve birçok yıldızın bu ligde yer alması doğal olarak dikkatleri buraya çekti. Ama bu yıldızların topluluğun görülmeyen bir yüzü var. Siyaset.. İspanya futbolla siyasetin iç içe olduğu bir ülke ve bu bana kalırsa futbolu olabildiğince çirkinleştiren bir unsur. Ben , salt futbol izleyicisi olarak , futbolun sadece futbol olduğunu düşünüyorum. Beni ne kralın takımı , ne de katalanların takımı bağlar. Bu sadece olayı çirkinleştirir. Örneğin : "Visca Barca, visca el Cataluna" (Barca kazanınca, Katalonya kazanır). Ne kadar çirkin. Bu mudur yani futbol?

İngiltere Premier Ligi ile kıyaslanmasına ise sadece gülüyorum. İngilterede futbol kültürü tek kelimeyle 'içselleştirilmiş'. Orada futbol salt bir zevk. Bundan zevk almak isteyen herkes o zevki tadabilir. Organizasyonu , çeyrek asrı aşmış teknik adamları , cesur yürekleri , efsaneleri , inanılmaz tribünleri ve büyüğünden küçüğüne herkesin bir birini yenebildiği mükemmel bir lig. Hepimizinn hafızasına kazınan 4-4lük Arsenal - Liverpool ve 4-3lük United-City gibi 100lerce maç bu ligde. Aklımda kalan bir kaç kareden bahsetmeden edemeyeceğim. Birincisi ; M.United 1-0 önde ve Ryan Giggs'e çok sert bir faul yapılıyor. Ardından Ryan Giggs yere dahi yatmıyor. Ama acı çektiği yüzünün tüm hatlarından o kadar belli ki. Tam bir beyfendi. İkincisi ; henüz bu sezon. Arsenal-Liverpool maçı ; hakem 90+4'te Arsenal lehine penaltı veriyor. Şimdi bunu İspanya'da düşünün. Valdes mi koşar , Pepe rakibin kafasına mı basar? Ama hiç bişey olmuyor. Bir tek oyuncu bile en ufak bir itirazda bulunmuyor. Arsenal 1-0 öne geçiyor. Dakika 90+8'de hakem bir penaltı daha çalıyor. Bu sefer Liverpool lehine ancak yine en ufak bir itiraz yok. İşte futbol bu ; saygı , hırs , özveri..

Şimdi de son zamanlarda izlediğim en iyi maçlardan biri : 



Abdullah Yavuz

20 Mayıs 2011 Cuma

Real Madrid'de Türk Rüzgarı : Mesut - Nuri - Hamit

Real Mesut'tan sonra bu transfer döneminde Nuri ve Hamit'le anlaştı. Peki ya bu oyuncuları ortak özellikleri nedir? Bu üç oyuncunun da ortak özelliği de Türk olmalarına rağmen , Türkiye'de hiç oynamamış olmaları. Yani Türk futbolunun onlar üzerinde tek katkısı Milli Takımlar düzeyinde. Tabi ki o da tartışılır. Bugün Almanya'nın en iyi oyuncularından biri olarak gösterilen Nuri'nin Milli takımda doğru düzgün oynamadığı düşünüldüğünde pek de katkımız olmadığı söylenilebilir.

Peki ya bu böbürlenme nerden geliyor? Daha doğrusu bize ne oluyor? Bu oyuncuların o seviyeye gelmesinde neredeyse hiç katkımız yokken , hatta onlara köstek olmuşken ; Türkiye futbolu her geçen gün gerilerken bu böbürlenmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. Evet bu oyuncuların destekçisi olalım , hep yanlarında olduğumuzu hissettirelim ama asla onları bu noktaya biz getirmiş gibi davranmayalım. Onlar buraya tırnaklarıyla kazıyarak geldiler. Bunu bilmeliyiz ve efendi efendi desteklemeliyiz.

Nuri Şahin isminin üstünde özellikle durmak istiyorum. Milli takımda bu oyuncuyu düzenli bir forma şansı dahi verilmedi. Anlamakta hala güçlük çekiyorum.Neden böyle bir yıldız milli takımda düzenli oynayamaz? Milli takım bu kadar kötü giderken , böyle bir yıldızdan nasıl tam verim alınamaz açıklanması mümkün değil. 


Türk futbolu neden böyle yıldızlar yetiştiremiyor? Neden Türkiye'de yetişmiş oyuncular bu düzeye yükselemiyor? Bunun bir çok sebebi mevcut sanırım. Ama oyunculara temel kişilik ve futbol eğitimini veremediğimizi düşünüyorum. Onun dışında henüz çok genç yaşta bu oyunculara ağır yükler yükleyip , onları yıldız havasına sokuyoruz. Daha gelişimini tamamlamadan bu oyuncular bu ağır yükler altında eziliyor ve bir an önce büyümek isteyen çocuklar gibi şımarıyor.Hiddink'te tıpkı böyle düşünüyor ve sürekli gurbetçi oyıncularla ilgilenip onları ikna etmeye çalışıyor.Ömer Toprak , İlkay Aydoğan gibi isimler gelecekte yeni Nuri ve Hamitler olabilecek potansiyele sahip , bunu çok iyi biliyor Hiddink. Bu politikanın yanlış olduğunu söylemek de oldukça zor. Umarım bir gün biz de yaptığımız hatalardan ders alırız ve kendi ülkemizden oyuncuları Real'de , Barcelona'da görürüz.

Abdullah Yavuz


Johan Elmander Galatasaray'da! | Elmander'i Tanıyalım | Elmander Kimdir?

1.88 boyunda 29 yaşındaki İsveçli yıldız futbolcu Johan Elmander , bu sabah erken saatlerde Galatasaray ile sözleşme imzaladı. Kariyerinde Brondy , Feyenoord , Nac Breda , Tolouse ve Bolton gibi takımlar bulunmakta. Touluse'dan Bolton'a € 8.2 Milyon gibi rekor bir fiyata gelen Elmander , 2008 yılından bu yana Premier Lig'de forma giymekte. Bolton kariyerinde 97 maçta 19 gol attı.Saha içerisinde sürekli kanatlara deplase olan Elmander , gezici olarak adlandırılan bir santrafor tipi. Fiziksel açıdan daima kendini diri tutmayı başaran Elmander , çok fazla sakatlık problemi de yaşamamıştır. Topla birlikte dikine koşabilen , kaleye uzaktan şut atabilen ve oyunu kanatlara açabilen bir santrafor tipi. Fiziği , dar alanıdaki tekniği ve oyun zekası ile stoperler için tam bir baş belası.
Elmander , Bolton kariyerinin zirvesini bu sezon yaşamıştır. Sadece 1 maça çıkamayan Elmander 10gol 5 asist ile yıldızlaşmıştır.
2002 yılından bu yana taşıdığı İsveç milli takım forması ile de 52 maçta 14 gole sahip.

İşte Resmi Açıklama :
İşte Elmander ve  Golleri : 


Abdullah Yavuz



19 Mayıs 2011 Perşembe

"Bir Futbolcu Görürsün, Çok Beğenirsin , FONla Alırsın , İlgi Çekersin Çok Geçmeden Hevesin Kaçar"

Ricardo Quaresma , Guti Hernandez , Simao Sabrosa , Hugo Almeida , Manuel Fernandes ...
Şimdi de Forlan ismi gündeme geliyor. Olur mu olmaz mı orası bilinmez. Bu değirmenin suyu dendiğinde tek kelime "FON". Nedir bu FON?

Şimdi onu açıklayalım: Uluslarası fonlar bir nevi şirket gibi. Futbolcuya yatırım yapıyor. Futbolcuya alırken ve maaşını öderken kulübe yardım ediyor. Ancak oyuncu satılırken de satıştaki paranın büyük kısmını alıp cebini koyuyor. Bu fonlar genelde genç yıldız adaylarını ya da yakın bi zamanda düşüşe geçen isimleri tercih ediyor. 
Durumu biraz daha açıklamak gerekirse , şimdi Beşiktaş Simao'yu sattı diyelim. Simao'nun 10M €'ya satıldığını düşünelim. Bu paranın yalnız 2-2,5M €'su Beşiktaş'ın kasasına girecek , paranın kalanı fona aktarılacak.
Beşiktaş bir önceki transfer döneminde aldığı Guti , Fernandes gibi isimlerle yolları ayırmaya düşünmeye başladı bile. Bakalım bu seferde aynı döngü geçerli olacak mı? 
"Bir Futbolcu Görürsün,  Çok Beğenirsin , FONla Alırsın , İlgi Çekersin Çok Geçmeden Hevesin Kaçar"

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Unicef Yalan Oldu , Para Barça'yı da Bozdu!

2011-2012 sezonunun formaları yavaş , yavaş tanıtılmaya başladı. En büyük değişiklik Milan ve Barcelona formasında oldu sanırım. İki takımda uzun yıllardır tercih ettikleri kalın çizgili formalar yerine ince çizgili formaları tercih etti . Bu sezon bir çok takımın bu ince çizgili forma tasarımı kullanacağında  hiç şüphe yok.

Onun dışında uzun yıllardır formaya sponsor almayan ve 2006 yılından itibaren Unicef logosunu taşıyan Barcelona , Katar şirketi , Qatar Foundation ile anlaşıtığını uzun bir zaman önce basına duyurmuştu. İşte bu sezon sıkça göreceğimiz ince çizgili Barca forması :

Abdullah Yavuz

17 Mayıs 2011 Salı

Pele : ' Johan Cruyff, Michel Platini ve Alfredo Di Stefano ; Lionel Messi'den iyi'


Brezilyalı efsanevi futbolcu Pele, eski futbolculardan Johan Cruyff, Michel Platini ve Alfredo Di Stefano'nun Arjantinli Lionel Messi'den iyi olduğunu iddia etti.

Pele, Şili'nin La Tercera gazetesine yaptığı açıklamada, 2 kez Altın Top ödülü kazanan Messi'nin şu anda dünyanın en iyi futbolcusu olduğunu, ancak bunun ne kadar süreceğinin görüleceğini ifade etti.

Pele, ''Messi, milli takımda başka bir oyuncu gibi. Fark Barcelona'nın iyi donanımlı bir takım olmasından kaynaklanıyor'' dedi.

Bu habere Barcelona cephesinden gelecek yanıt muhtemelen Pele'nin futboldan anlamadığı , hatta kibirli ve çirkef olduğu yönünde olacağından hiç şüphem yok. asfadsfafdhfg :D

Galatasaray ve Teknik Adam Sorunsalı

Galatasaray'da senelerdir çözülemeyen bir problemdir teknik adam problemi. Ya aşı tutmaz , ya aşı tutar başarı gelmez , ya da başarı gelir teknik adam gider. Son 4 sezonda gelen antrenörler:  Karl Heinz Feldkamp , Cevat Güler , Micheal Skibbe , Bülent Korkmaz , Frank Rijkaard ,Gheorge Hagi , Bülent Ünder.. 4 sezon 7 hoca . Ters giden bişeyler olmalı. Her antrenör geldiğinde istikrarın hedeflendiği ve hocanın sonuna dek arkasında olunduğu deklare ediliyor ama 3-5 başarısız sonucun ardından bileti kesilip yollanıyor.
Türkiye'deki başarıya endeksli bakış açısı belki de yönetimi buna zorluyor. Ancak 7 isimden bir tanesi bile mi başarı sağlayamaz? Dünya'da çeyrek asrı deviren teknik adamlar mevcutken bizde neden çeyrek senede 1 antrenör gönderiliyor? Bunun sebebinin yanlış zamanda yanlış isimlerle anlaşılması olduğunu düşünüyorum. Örneğin Bülent Korkmaz ve Georghe Hagi. Bu isimler tam bir enkaz devraldılar ancak sezon sonu dahi beklenmeden yollar ayrıldı.
Şimdi de ağızlarda bir Fatih Terim dolamakta. Yeniden aynı kısır döngü. Hadi hocayı gönderelim. Sonra da düşünelim : Fatih Terim mi? , Mircea Lucescu mu ? , Eric Gerets  mi?, Georghe Hagi mi? .. Sanırım Galatasaray taraftarı da bu kısır döngüden sıkılmıştır. Galatasaray'ın yeni yüzlere , yeni düşüncelere ihtiyacı vardır. Bu kısır döngünün içinden bir an önce çıkılmalıdır.

Gelelim bu teknik adamların alınış şekline. Hagi getirilmeden önce 4 teknik adamla görüşülüp sonuç alınamadğı Galatasaray yönetiminden sızdırılmıştı. Galatasaray'ın ne halde olduğunu adeta dünya görmüştü. Ama ne yazık ki yine ders alınmadı. Galatasaray'la teknik adamlarla görüşür ve bunu daha sonra açıklar. Ama yine Fatih Terim'le görüşüldüğü açık bir şekilde ifade ediliyor. Ya Fatih Terim reddederse? Bu sefer Galatasaray'ın prestijinin zedelenmesinden kim sorumludur? Eski yönetimin yaptığı hatalardan , Ünal Aysal'ın ders almasını umuyorum. Bilinmesi gereken şudur ki :
Galatasaray isimlerin üzerindedir. 

Abdullah Yavuz

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Tanjevic Kanseri Yendi!

Ülkemize çok büyük hizmetleri bulunan Basketbol Milli Takım Koçu Bogdan Tanjeviç kanseri yendi! Geçen ilkbaharda kolon kanseri olduğu anlaşıldı ;doktorların hayati tehlikesi olduğunu söylemesine rağmen  Milli Takım'ın başına koştu. Doktorları, yaşamını riske attığını söylese de Tanjeviç 'Benim asıl ilacım basketbol' dedi ve kemoterapiyi bırakıp 'basketterapiyi' tercih etti ve 12 Dev Adam'ın başına geçti. Sonrası malum: Gümüş madalya.
 7 yıldır Türkiye'de yaşayan Tanjevic , ailesiyle birlikte 14Nisan'da Türk vatandaşlığına geçmişti.
Hastalığıyla ilgili sorulan soruya :

"MAŞALLAH TURP GİBİYİM"
Geçtiğimiz gün rutin kontrolden geçtim. Türkçe'de 'Maşallah' deniyor değil mi? Turp gibiyim... Ağustos'ta bir kontrolden daha geçeceğim.

Sigara içip içmediğine dair sorulara verdiği yanıt :

"GÜNDE 5-6 PURO İÇİYORUM"

Rahatsızlığımdan dolayı sigara içmem yasak. Ancak günde 5-6 puro içerek bu yasağı deliyorum! Eşim Jasna, oğlum ve kızlarım da elimde puroyu görünce sinirden deliye dönüyorlar. Doktorlarım 'Kanserin en yakın dostu stres. Onun için asla stres yapmayacaksın' diyor. Ben de biraz strese girersem hemen puroyu yakıp stres atıyorum. Aileme karşı kendimi de böyle savunuyorum. 40 yıl sigara içtim bir anda sıfırlamak kolay mı?


Tekrar tekrar geçmiş olsun ,nice başarılı ve güzel günlere Tanjevic!

Bir Galatasaray Portresi : Adnan Polat

1953 yılında Erzurum'da dünyaya gelen Adnan Polat , Galatasaray'da Başkan Yardımcılığı , Futbol Komünitesi Başkanlığı ve ardından 2008 yılında yapılan seçimleri tarihi bir farkla kazanarak , 33. Galatasaray Başkanı seçilmiştir.

Polat Neler Yaptı?
Evet , Polat 20.45 diyerek tüm Galatasaray taraftarının gözü önüne gelmiştir. Onu ilk kez bu kadar yakından tanıyan Galatasaray taraftarı onu çok sevmiş , bağrına basmıştır.




2007-2008 sezonunun yarısında Başkanlık Koltuğuna oturan Adnan Polat tarihi bir şampiyonluğa tanık oldu. Feldkamp ile başlayan Cevat Güler ile devam eden bu serüvende , Galatasaray mutlu sona ulaştı. Tüm Galatasaraylıların aklında kalan ve yılın spor fotoğrafı seçilen görüntü :
 Polat İş Başında 2008-2009!
Takımın başına Alman Micheal Skibbe getirildi.Göze hoş gelen bir futbol oynatmayı amaçlayan Skibbe için Galatasaray transfer girişimlerini başlattı. Geniş ve etkili bir kadro kurmayı hedefleyen Galatasaray yönetimi inanılması güç transfer hamleleri yaptı. İşte o transferler:

Fernando Meira: Portekiz milli takımı stoperi Galatasaray'da 

Harry Kewell Galatasaray'da! Taraftarın senelerce kahramanı olacak Kewell imzayı attı.

 Çek yıldız Galatasaray'da : Milan Baros !
Galatasaray bu yıldız transferlere rağmen bir türlü istikrarı sağlayamadı. Ligi 5.sırada tamamladı. 2-5'lik Kocaeli maçının ardından Skibbe ile yollar ayrıldı.
Bülent Korkmaz takımın başına geldi. Şampiyonlar Ligi 3. Ön eleme turunda Steau Bucuresti'ye elenen Galatasaray , Uefa'da yoluna devam etti. 4-3'lük tarihi Bordeaux maçının ardından Hamburg'a elenen Galatasaray Uefa'ya da veda etti.
 Muhteşem 3'lü İş Başında 2009-2010!
Adnan Polat - Haldun Üstünel - Adnan Sezgin üçlüsü Galatasaray'da devrim gerçekleştirmeye karar verdiler. İnanılması gerçekten güç transferlere imza atan bu üçlü o dönem adeta tapılır bir hale geldi. Öncelikle takımın başına bir efsaneyi getirerek işe başladılar. 

Ve hızlıca yıldız oyuncu transferine girşildi. Kaleye Leo Franco , sağ açığa Kader Keita , orta sahaya ise dünyaca ünlü 10 numara Elano Blumer transfer edildi.

Devre arasında yıldız transferine devam eden Galatasaray , Giovanni Dos Santos , Jo, Lucas Neill gibi isimlerle de anlaştı. Ancak sonuç hem Avrupa'da hem Lig'de hem de kupada hüsran. Rijkaard ve onca yıldız da çare olamadı. Bitmek bilmeyen savunma ve kaleci hataları , hücum oyuncularının takım savunmasına yardım etmeyişi ve topu oyuna sokma problemlerini Galatasaray bir türlü aşamadı. Galatasaray sezonu 3.sırada tamamladı. Ancak Rijkaard ile yola devam kararı alındı.

Polat Sonunu Hazırladı 2010-2011!

Galatasaray'da yönetimde çatlak sesler yükselmeye başladı. Yönetimde de sorunlar devam ediyordu. Başta Haldun Üstünel olmak üzere bir çok yönetici ile yollar ayrıldı. Rijkaard ile devam projesi de işe yaramadı. Galatasaray elindeki kadroyu da koruyamadı. Başta Keita ve Elano olmak üzere bir çok isim satıldı. Bunun üzerine Galatasaray Uefa Avrupa Ligine bile kalamadı. Rijkaard da başarısız sonuçların ardından gönderildi.
Takımın başına efsane isim Hagi getirildi ancak o da pek uzun ömürlü olmadı. Üstüne Galatasaray'a mali külfet sağlayan Culio , Stancu , Kazım gibi isimleri getirdi. Galatasaray ileri gideceği yerde daha da geriye gitti. Kaptan Arda Turan ve yönetimdeki bir çok isim küstürüldü. Galatasaray düşme potasına kadar geriledi ve Adnan Polat kongrede ibra edildi ve Adnan Polat dönemi son buldu.
Adnan Polat'ın Çılgın Projeleri!
Türk Telekom Arena

Adnan Polat döneminin en önemli çalışmalarından biri Türk Telekom Arena stadının bitirilip , hizmet vermeye başlamasıdır.
 Futbol A.Ş ile Sportif A.Ş Birleşti

Galatasaray senelerdir sırtında taşıdığı Sportif A.Ş yükünden kutularak Futbol A.Ş ile birleşmeyi sağladı.
Riva Projesi

4 senedir ruhsatı alınmaya çalışılan Riva'daki arazinin ruhsatı alındı. Galatasaray burada villalar yaparak sürekli gelir elde etmek istiyor.

Polat Giderken...




Adnan Polat Galatasaray'ın özlediği transferleri - son sezon hariç- yaptı. Stadı açtı ve mali açıdan Galatasaray'ı düzlüğe çıkardı. Ancak sportif anlamdaki korkunç başarısızlık onun sonunu hazırladı. Galatasaray düşme potasına girdi. Arda ve Haldun Üstünel küsütürüldü ve Adnan Polat bu krizleri yönetemedi. Olmadı. Rijkaard , Hagi , Skibbe , Bülent Korkmaz , Cevat Güler , Bülent Ünder.. İstikrar sağlamak isterken 3 senede kimler geldi kimler geçti . Jo , Dos Santos , Keita , Elano , Kewell , Misimovic .. Olmadı başkan. Keşke sportif durumla daha yakından ilgilenseydi.Ama şunu söylemek gerek , Galatasaray en karizmatik başkanını kaybetti. Gerek duruşu gerek söylevleri ile Galatasaraya yakışan bir isimdi Adnan Polat. Artık 34. Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ın daha başarılı olması dışında dilenebilecek hiç bir şey kalmadı.

Bir dönemim ve bir yazının daha sonuna geldik. Bizi izlemeye devam edin .

Abdullah Yavuz