Sayfalar

25 Eylül 2012 Salı

Herkesin Rüyası: Önde Basmak


Sanırım dünyadaki tüm antrenörlerin en büyük hayalidir önde basmak. Eğer önde basabiliriniz top sizde değilken , rakip top çıkaramaz, oyun rakip sahada oynanır ve ve sizin oyuncularınız yalnız 40-50 metrede yorulmadan oynar. Bir de baskıyı rakibin top çıkarma becerisi olmayan stoperlerine yaparsanız tadından yenmez. Topu alır direk pozisyona girersiniz. Karşı karşıya kalırsınız. Belki kaleciye kadar baskı yaparsınız. Direk golü bulursunuz. Peki nasıl yapılır önde baskı? Bu kadar faydalıysa niye herkes yapmaz?


Sahaya çok geniş yayılıp temposu yüksek bir takım oluşturmak burda ön şart. Eee doğal olarak fizik gücü ve ikili mücadele becerisi yüksek bir takım olmak da çok önemli. Bunları söylemek kolay uygulamak zor. Özellikle Türk futbolunda daha zor. Çünkü hücumcular tek görevlerinin gol atmak ya da attırmak olduğunu düşünürken onlara defans yaptırmanız , adam kovalatmanız gerekmekte.


Özellikle Arda Turan'da bu gelişimi çok net görmekteyiz. Eğer Avrupa'da böyle büyük bir takım oynamak istiyorsanız hücumcu da olsa basmak zorundasınız. Hani Fatih Terim diyor ya "Bam Bam Bam" oynayacağız. İşte o oyunda ilerideki oyuncular ekstra efor sarfetmek zorunda.

Eee o zaman herkes önde bassın dediğinizi duyar gibiyim. İşte burada ortaya bazı sorunlar çıkıyor.

1) 10 Saniye Kuralı
Hiç Barcelona'yı izlerken bu top nasıl bu adamlarda kalıyor diye düşündünüz mü? İşte sırrı burda. Oyunu 50 metrede hatta bazen kale önünde 25-30 metrede oynayıp topu kaybettiği yerde kazanıyorlar.Baskın basanındır mantığı aslında. Hatta içinizden 10'a kadar sayın top Barcelona'nın rakibindeyken ; eğer Barca topu kazanamazsa 10 sn'de bilin ki o atak etkili olacaktır. (DENEYİN)

2) Sahada Bir Alanda Baskı Varsa ; Daha Büyük Bir Alanı Boştur.

Evet böyle de bir prensip var. Eğer siz baskıyı yapıp topu kazanamazsanız bir anda atılan HERHANGİ bir topta , bir savunma arkası bir koşuyla topu ağlarınız da görebilirsiniz. Sizi ne alan markajı , ne ofsayt taktiği ne de birebir markaj kurtarır. Barcelona'yı bile kurtarmıyor bazen. Burada alınabilicek en güzel tedbir sprinter bir stoperdir. Hatta mevcutsa sprinter iki stoper bile kullanılabilir. (Semih-Dany)

3)Rakip de baskı yaparsa? 

O zaman mükemmel bir maç izleriz :) Temposu çok yüksek ve bol gollü maç olur. 7+ bile olur.  Hızını alamazsa 10 gol bile olur. Tabi bu işin esprisi. Bu durumda orta sahadaki direnç , stoperin oyuna sokma becerisi devreye girer. Belki de uzun vurulan topları alabilen santrofor bile devreye girer. Bu konuda Premier Lig her zaman 4-5 adım öndedir. Dünyanın en yüksek tempolu futbolu orada oynanır. Belki de bu yüzden EPL seviyorum.

Total Futbol anlayışıyla beraber gelen ; önde basmak zor ama çok karlı çıkılabilecek bir olay , denenmeye değer ama eğer fizik ve mental olarak yeterli değilseniz sonuçlarına da katlanmak zorundasınız.


Abdullah Yavuz


22 Eylül 2012 Cumartesi

Hobi Olarak Yine Destekleyin..

Uzunca bir ara verdim yazmaya. Düşünüyorum ama yazmaya üşeniyorum açıkçası. Twitter'da 140 karaktere sığmıyor bunu farkettim görüşler. Yani sözün özü bloga yazmanın tadı hiç bir şeyde yok :)

Hani hep içimde kalan bir konudur Avrupa'da Türk takımı diye rakibini desteklemek, bu konuya değinmek istedim.


Her şeyden önce samimiyetsizdir Avrupa'da Türk takımı diye desteklemek. Anlaşılmazdır. Gereksizdir. Yersizdir.

İki gün önce derbide ana avrat söven kendisi değilmiş gibi çıkmış rakibini destekliyor. Hani eline geçse öldürecektin? Hani koltuk kırıp ufacık çocuğa atan sen değil miydin?  NOLDU? Ne değişti? Ya o zaman sövmeyeceksin ya da bu zaman kıvırmaycaksın arkadaş. Samimiyetsizliğin uç noktası anlayacağın.

"Hepimiz bugün Fenerbahçeliyiz /Galatasaraylıyız / Beşiktaşlıyız vs.." diyorlar. Hani daha ne kadar itici olabilir düşünün artık.

Bundan önce desteklemediğim gibi bundan sonra da sadece Türk takımı diye bir rakibimi desteklemem Avrupa'da. Her şeyden önce spor bu. Bu kadar milliyetçi bakmayı da anlamış değilim. Yersiz bulurum. Yani  sonuçta biz rakibiz değil mi? "Amaaan Türk olsun da önemli değil" mantığıyla bu işler yürümez. En azından şimdiye kadar yürümedi. Onun yerine rakip olmayı becerebilsek çok daha olumlu sonuçlar alırız.

Ülke puanı olayı var bir de. Ben destekleyince ülke puanı artacakmış. Peh. Hani insanları gaza getirmek için bence son derece zekice ama iş boş söylem. Onun yerine kendi kendimize destek olsak en azından kendi maçlarımızı kazansak ülke puanına daha fazla katkıda bulunuruz. Ya da statları yakan taraftarların çıkıp ülke puanı diye çemkirmesi de ayrı bir durumdur.

Hani ünlü biri olsam ve bunları söylesem beni yerden yere vururlar. Peki ya Avrupa'da durum nasıldır sizce? Bir Madridista'ya gidelim ve Barcelona'nın CL şampiyonluğundan mutlu olur musun diyelim. Acaba ne cevap verir. Ya da neresiiyle cevap verir mi desek?

Yanlış hatırlamıyorsam 2-3 sene önce Everton taraftarı , Liverpool'un oynayacağı bir Avrupa maçı öncesi rakip takım bayrağını stadın önüne getirip bırakmıştı. Durum bu noktadayken bu takımların Avrupa'da birbirini desteklemesi yersizdir , gereksizdir.

Desteklemeyin demiyorum hobi olarak yine destekleyin.

Abdullah Yavuz


10 Eylül 2012 Pazartesi

Yan topta "Alan" mı "Adam" mı?

Eveet son günlerin moda tartışmasına ben de katılayım dedim. Şimdi hemen ikiye bölünelim.
1)"Alanlar gol atmaz , adamlar gol atar. Top da kendi kendine gol olmaycağına göre adamı tutalım."
2)"Adamlar alana girmeden gol atamaz. Herkes kendi alanını savunsun böylece demarke futbolcu kavramı kalksın ve top karşılamada boşluk olmasın"

Evet sanki ikisi de mantıklı. Ama ikisiyle de yenilmiş goller olduğu mevcut. Modern futbolda ya da daha düzgün bir deyişle günümüz futbolunda alan markajının daha avantajlı olduğundan bahsedilir. Ben de böyle düşünüyor olsam da daha farklı bir sistemle karşınıza çıkacağım.

Biraz fark yaratalım;


Evet taktiğimiz özünde alan savunmasına dayanan fakat ; "Agresif bir şekilde topa doğru gelen daima avantajlıdır" taktiğiyle yenilen golleri engellemeyi de planlayan bir yapıya sahiptr. Şimdi tek tek sistemi daha detaylı inceleyelelim.

GK: Alan hakimiyetini sağlayacak ve gerektiğinde rol alacak.

1-2:  Süper Lig'de ön ve arka direkte oyuncu eksikliğinde yenen pek çok gol var. bkz: Van Persie'nin milli takımımıza attığı golde de arka direk oyuncusu görevini tam yerine getirmiyor. Bu bölgede beklerin kullanılması makbuldür. 2.topa kadar bu oyuncular bu pozisyondan ayrılmamalıdır. 

3-4-5-6: Bu isimler alan markajını uygulayacak oyuncularımız. Evet bu taktiğin zor kısmı oyuncuların hem top hem adam tutma kabiliyeti yüksek olmak zorunda. Ama bu alandaki durağan oyuncuları tutmak çok da zor olmayacaktır. Hele milli takım düzeyinde.

7: Yay üstünde topu uzaklaştıracak oyuncu.

8: Kontra atak arayacak oyuncu.

Evet taktiğin kırılma noktasına geliyoruz. Burada 9 ve 10 numaralı oyuncular takımımızın agresif stoperleri olacak. Tek hedefleri topa müdahele olacak olan bu isimler 6 pas çizgisinin üzerinden hızla çıkıp yandan gelen topa gidecek. Alan ya da adam markajı rolleri olmayacak yani sözün özü. Bu şekilde topların tehlike bölgesinden uzaklaştırılması da daha kolay olacak. Bu oyunculara patlayıcı da diyebiliriz.

Bir gün deneme fırsatı da bulmak dileğiyle...

Abdullah Yavuz